BİYOFİZİK DERS KİTABI ÖN SÖZ
DİŞ
HEKİMLERİ ve DİŞ HEKİMLİĞİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN
ÖN SÖZ
Yine arkamdan ittiler..
Biyofizikçi değilim ama birinin bu kitabı yazması gerekiyordu. Diş hekimliği öğrencilerinin biyofizik eğitimlerindeki eksiği görüp bu eseri kaleme almaya karar verdiğim 2008 yılından beri bir biyofizik hocası ağabeyimi bu ders kitabını yazmaya teşvik ve davet ettim. Eseri benimle birlikte kaleme almayı sevinerek kabul etmesine ve çok istemesine rağmen meşguliyeti sebebiyle bir türlü fırsat bulup yazmaya başlayamadı. Aradan 10 sene geçmişti ve bu kitabı daha fazla erteleyemezdim. Sen tek başına yazarsın dediler. Yazdım. İyi de oldu.
Eserin tanımı:
Okuduğunuz bu eser diş hekimi kliniğinde kullanılan birinci derecede gerekli ve önemli biyofizik konularını ele alan ders kitabı niteliğinde hazırlanmıştır. Hedef kitlesi diş hekimleri ve diş hekimliği öğrencileri olup diğer yakın meslek gruplarına da hitap eder. 280 renkli resim, 24 tablo, 320 sayfadır.
Biyofizik neden gereklidir?
Her diş hekimi farkında olsun veya olmasın kliniğinde biyofizik ile iç içe yaşar. Yaptığı uygulamaların önemli bir kısmında biyofizik prensipleri kullanır. Otoklavda suyun buhara dönüşmesinden tutunuz, kompozit dolguların sertleşmesine varıncaya kadar çok sayıda olay biyofizik esaslara dayanır. Ayrıca vitalometre ve apeks bulucu kullanmak başlı başına derin bir biyofizik bilgisi gerektirir. Laser uygulamalarını, diş beyazlatmayı ve ultrasonik cihaz ile diş taşı temizlemeyi henüz saymadım bile.
Hekimin tıbbi cihazları doğru kullanması ve elde ettiği sonuçları doğru yorumlayabilmesi için biyofizik konusunda donanımlı olması beklenir. En azından fizik kurallarını biliyor olması gerekir. Bu sebeple diş hekimleri için biyofizik bilmek faydalıdır, önemlidir, gereklidir, hatta şarttır.
Bu gün okutulan biyofizik derslerinin içeriği:
Biz diş hekimleri biyofizikle bu kadar iç içe yaşamamıza rağmen fakültelerimizde biyofizik derslerinde öğrenciler fevkalade gereksiz bilgiler ile yüklenmektedir.
Diş hekimi ünvanı verilecek olan bu gencecik insanlar, her gün kullanacakları ultrasonik cihazların nasıl çalıştığından haberleri bile olmadan mezun olmaktadırlar.
Ultrasonik dalgalar yerine biyofizik derslerinde eğik düzlem ve sürtünme kuvveti öğretilmektedir.
Diş hekimliği öğrencileri mezun olduktan sonra neredeyse her gün apeks bulucu kullanacak olmalarına rağmen, biyofizik dersinde Newton’un yasaları veya termodinamik öğretilmektedir. Apeks bulucunun çalışma prensibini ya mezun olduktan sonra cihazın kullanıcı el kitapcığından öğrenirler veya mesleki yaşamları boyunca hiç bilmezler.
Vitalometre diş hekimi kliniğinin vaz geçilmez cihazıdır ve klinikte sık kullanılmasına rağmen biyofizik dersinde telafuz bile edilmez. Onun yerine çizgili/çizgisiz kaslar öğretilir.
Her gün neredeyse mutlaka kullanılan ve kompozit dolguyu sertleştiren mavi ışığı birçok diş hekimi laser veya ultraviyole ışık zanneder. Çünkü biyofizik derslerinde bu ışık öğretilmez. Onun yerine merkezkaç kuvveti ve açısal hız öğretilir.
Diş hekimleri, otoklav satın alırken, ışınlı dolgu cihazı seçerken veya laser cihazı alırken tamamen satıcının insaf ve insiyatifine terk edilmektedirler. Satıcı ne söylediyse onu doğru kabul etmekte, kulaktan dolma kirli bilgileri gerçek zannetmektedirler. Pek az diş hekimi bu durumu eleştirip, “neden bana biyofizik dersinde otoklav seçmesi öğretilmedi" diye sorgular.
Diş hekimleri, eğitim eksiğinin getirdiği açıklarını satıcılara sorarak gidermeye çalışmakta, satıcıların ticari rüzgarı ile her yöne eğilmekte, bir çok cihazı satın alırken kararsızlık içinde kalmakta, muhtemelen ticari olarak aldatılmaktadırlar. Geleceğin diş hekimleri meslek hayatları boyunca kullanacakları biyofizik bilgilerinin eksikliğini satıcıların ağzından veya internetin kirli kütüphanesinden gidermeye çalışmaktadırlar. Yanlış, eksik ve zararlı bilgiler edinmektedirler. Bugünkü durum bu kadar kötüdür.!
Abartmıyorum..
Şaka da yapmıyorum..
Bu gün fakültelerimizde biyofizik derslerinde öğretilen konuların diş hekimliği ile yeterince yakın ilişkisi yoktur. Öğretilen konuların mesleğimizden bu kadar uzak olması fevkalade şaşırtıcıdır. Daha şaşırtıcı olan, kimsenin bundan rahatsızlık duymamasıdır.
Gelin bu gün biyofizik dersinde nelerin öğretildiğini buraya yazayım, birlikte göz atalım: metabolik hız, esnek çarpışmada aktarılan enerji, ekg, eeg, çizgili/çizgisiz kaslar, ölçme ve ölçeklendirme, impulsif kuvvet, kas mekaniği, kemikler, dolaşım biyofiziği, EMG, biyomalzemeler, vücuda gelen kuvvetler, denge, onkogenez, dönme momenti, kimyasal bağlar, açısal hız, harmonik, iş güç, enerjinin korunumu, piezoelektrik, aksiyon potansiyeli, yatay atış, sürtünme kuvveti, DNA topolojisi, monoklonal rekombinant antikorlar, gen teknolojisi, manyetik alanlar, ivme vs...
Bunların hiç birisi diş hekimliği mesleğini birinci dereceden ilgilendirmez ve hiç birisinin diş hekimliğinde öncelikli bir yeri yoktur. (Bu listede mesleki öneme sahip nadir bazı konuların biyofizik derslerinde okutuluyor olduğunu görmezden gelmemek lazımdır: piezo elektrik, aksiyon potansiyeli gibi)
Öğrencinin gözünde biyofizik dersleri:
Öğrenci, kendisini hiç ilgilendirmeyen biyofizik konularını sadece sınavı geçmek için ezber yapmakta, sınavdan sonra ezberlediklerini süratle ve isteyerek unutmakta, hatta biyofizik dersini ömrünün sonuna kadar nefretle anmaktadır. İsmini bile duymak istememektedir. Birçok yeni mezun diş hekiminin biyofizik dersi konusundaki görüşlerini rafine edince bu kanaat net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Yeni mezun olan diş hekimlerine biyofizikten ne öğrendiği sorulduğunda kendilerini ilgilendirebilecek hiçbir şey öğrenmediklerini ve hatırlamadıklarını, tatminsizlik içerisinde olduklarını, bu dersi itici, sevimsiz, gereksiz, kafa karıştırıcı, kullanışsız bulduklarını söyleyenler çoğunlukta olacaktır. Öğrenciler, biyofizik dersinin merkezkaç kuvveti ve kas biyomekaniğinden ibaret olduğunu zannetmektedirler. Vitalometrenin biyofizik dersinde öğretilmesi gerektiği halde öğretilmediğinin bile farkında değildirler. Frenülektomi yapacakları laserin, sterilizasyon yapacakları otoklavın, iyontoforez yapacakları güç kaynağının bu derste anlatılması gerektiğinden haberleri bile yoktur. Çok üzülüyorum.
Biyofizik eğitimsizliğinin kliniğe yansıması:
Kompozit dolguyu sertleştiren mavi ışıktan korunmak için 15 dolar ödeyip (özel olduğunu zannederek) gözlük satın alan hekime bunun basit bir güneş gözlüğü olduğu, her hangi bir güneş gözlüğünü bu amaçla kullanabileceği biyofizik dersinde öğretilmeli idi.
Işınlı dolgu cihazının iki kademeli olanına avuç dolusu para ödeyen diş hekimine, cihazı uzaktan tutup yavaşça dolguya yaklaştırırsa bu etkiyi elde edebileceği biyofizik dersinde açıklanmalı ve tarif edilmeliydi.
Otoklavda akü suyu kullanmanın ucuz, kaliteli ve yeterli olduğu, diş hekiminin su distile cihazına ihtiyacı olmadığı öğretilmeliydi.
Ultrasonik cihazın implantı yerinden oynatabileceği biyofizik dersinde öğretilmeliydi. İmplanta metalik uçlarla ultrasonik temizlik yapılamayacağı söylenmeliydi.
Kanalda pulpa veya kan varken apeks bulucu kullanılamayacağı, dentin hassasiyeti olan dişe vitalometre dokundurulmayacağı biyofizik dersinde anlatılmalıydı.
Dişin canlılığı muayene edilirken, ölçülecek dişin değil, ölçülmeyecek dişlerin kurutulması gerektiği öğretilmeliydi.
Yanma tehlikesi olan nazik bir dokuya laser uygulanıyorsa pulslu uygulanması ve yüzeyin kurutulması gerektiği biyofizik dersinde anlatılmalıydı.
Bu ve buna benzer çok sayıda bilgi eksikliği, diş hekimini klinikte zayıflatmaktadır. Birçok konuda biyofizik eğitiminin yetersizliğini görmemek mümkün değildir.
Biyofizik hocasının imkanlarının kısıtlı olması:
Birçok diş hekimliği fakültemizde biyofizik hocası, en yakın tıp fakültesinin biyofizik anabilim dalından davet edilir. Ayni şehirde veya yakın semtlerde tıp fakültesi varsa biyofizik hocası o fakülteden davet edilir. Bu biyofizikçi, elbette tıp fakültesi öğrencilerine anlattığı konuları diş hekimlerine anlatmaktadır. Haklıdır. Zaten başka bir seçeneği de yoktur. Yukarda listelenen diş hekimlerine gerekli olmayan konu başlıkları böylece mecburen ortaya çıkmaktadır.
Diş hekimlerinin biyofizik alanında uzmanlık ve doktora yapmasının önü açılmalı, gerekli yasal zemin hazırlanmalı, diş hekimliği biyofizikçileri yetiştirilmelidir.
Bu gün biyofizik derslerinin okutulması, bir yasağın savulması, bir mecburiyetin yerine getirilmesi, bir sorumluluğun giderilmesi, mecburiyetten kurtulmak olarak görülmektedir. Öğrencinin eksik biyofizik bilgisi ile mezun olması çok sayıda akademisyenin gündeminde değildir. Muhtemelen onlar görevlerini yaptıklarını düşünüyor olabilirler. Çünkü ellerinde eğitimde eşgüdüm sağlayacak ve doğru konu başlıklarını içeren her hangi bir ders kitabı bulunmamaktadır. İşte bu kitap onlar için yazılmıştır.
Bu eser diş hekimliği öğrencilerine biyofizik öğretmek içindir, doğru ve gerekli konuları anlatır. Özellikle ve öncelikle diş hekimleri içindir.
Mevcut diğer eserlerin içerisinde Sn Gürbüz Çelebi’nin tıp ve diş hekimliği öğrencileri için yazdığı biyofizik kitabını bu alanda bir ilk olması sebebiyle minnetle anıyorum, ancak diş hekimliği konularının tamamını içermediğini ve eserin tıp ağırlıklı olması sebebiyle diş hekimliği eğitimi için yeterli olmayabileceğini düşünüyorum. Halbuki elinizde tuttuğunuz bu eser, tıp fakültesinden davet edilen biyofizik hocasının sağ kolu olacaktır, eğitimde yol haritası olarak kullanabileceği çok değerli bir kaynak olacaktır. Hem biyofizik hocasını vaz geçilmez yapacak, hem de biyofizik eğitimini hak ettiği yere ve doğru konumuna taşıyacaktır Ayrıca bu eserdeki yol haritası üzerinden eğitim yapıldığında yeni nesil diş hekimleri firma tavsiyesine göre değil bilim çizgisinde ilerliyor olacaktır.
Biyofizik dersinin eğitimdeki takvimi
Öğrenci, diş hekimliği eğitiminin birinci ve ikinci senesinde biyofizik dersiyle tanışır. Dersin içeriği doğru düzenlenmiş olsaydı ve gerekli olan diş hekimliği biyofizik konuları öğretiliyor olsaydı bile hiç diş dolgusu yapmamış bir öğrenciye ışıklı dolgu cihazını veya iyontoforezi anlatmak oldukça sanal bir eğitim olacaktı. Hiç hasta muayene etmemiş, hiç protez yapmamış, birinci ve ikinci sınıf öğrencisine klinik cihazların biyofiziğini öğretmek zor olacaktı. Öğrenci dersi dinleyecek ama kalıcı olarak öğrenmesi veya pekişmesi geç olacaktı.
Biyofizik dersinin diş hekimliği eğitimindeki takvimi kesinlikle gözden geçirilmelidir.
Sınırlılıklar:
Gerekli olmasına rağmen bazı konulara bu eserde yer vermek mümkün olmadı. Örneğin radyasyon, diş hekiminin çalışma postürü ve ergonomi, reflektördeki aydınlatma, frez yüzeyinde sürtünme sıcaklığı, muayene odasının aydınlanması ve klimatize edilmesi, vs. Bunları bir sonraki baskıda tamamlamaya çalışacağım/z.
Meslektaşlarım eserin anlatım dilini fazla basit bulacaklardır. Bu eser tıbbi alt yapısı bulunmayan öğrencilere hitaben hazırlanmıştır. Çünkü biyofizik dersleri diş hekimliği fakültesinin ilk sınıflarında gösterilmektedir.
Yazar ve yayıncı, Bu eserde yer alan kimyasal formüller, tarif edilen uygulamalar, verilen elektronik devre şemalarının uygulaması sırasında doğabilecek zararlardan sorumlu değildir.
Biyofizik doktoru olmadığım için bu eserde doktor ünvanımı kullanmadım. Diş hekimi ünvanım ile yazdım.
Eser içerisinde matematik problemler sorup, sonra da bu problemleri çözüp öğrenciye gereksiz aritmetik yükleme yapmadım. Fakat eğer bir fizik olay açıklanıyorsa bölüm içinde formüllerini yazarak okuyucuya verdim. Arzu eden okuyucu veya akademisyen formülden örnek problemler yaratır/ çözer.
Teşekkür ve Temenni:
Her kitabın yazarı birilerine teşekkür eder.
Benim de teşekkür edeceğim birileri olsun isterdim fakat bu kitabı yazarken teşvik ve destek veren böyle bir yardımcım olmadı. Bana bu eseri yazma fırsatı veren Allah’a teşekkür ediyorum.
Bir de bölüm yazarı Dr Çağrı Derici’yi de unutmamak lazım. Ayrıca eserin bu baskısına sponsor olan Sn. İlhami Kotan, Sn. İbrahim Belenlioğlu, Sn. Erdinç Güvenç, Sn Fatih Recep, Sn. Serkan Sarı, Sn. Filiz Turgay ve Sn erdinç Çakır’a teşekkür etmek lazımdır.
Bölüm sonlarında sayfa boşluklarını değerlendirmek için genç meslektaşlarıma “bunları biliyor muydunuz" başlığında küçük mesleki tavsiyeler, pratik bilgiler ve konuyla ilgili olarak elektronik devre şemaları vermek suretiyle öğrenciyi üretmeye teşvik ettiğimi düşünüyorum. Örneğin diş hekimi arzu ederse kendi iyontoforez cihazını kalem pil ile yapabilmelidir.
Umarım bu eser mesleki eğitimimizde önemli eksiği gidermeye katkı sağlayacak ve fakülteler arası biyofizik eğitiminde eşgüdüm sağlayacaktır.
Yazar hakkında
Murat Aydın, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesinde mikrobiyoloji doktorası yaptı. Ağız kokusu üzerine çalışmaları vardır. Adana’da kendi kliniğinde çalışmaktadır. Yazar hakkında bazı güncel bilgiler kişisel internet sitesindedir
Tanıtım sayfasına dön
İçindekiler bölümünü oku